Abdurehim Gheni Uygur
BAYRAQDAR MEDİA – Nevruz, Uygurların tarih boyunca kültürel yaratımlarına ve kültürel kabullerine dayanarak şekillendirdikleri ve nesilden nesile aktardıkları milli bayramlardan biridir.
Nevruz’un Kökeni ve Gelişimi
“Nevruz” aslen “yeni gün” ve aynı zamanda “bahar yağmuru” veya “baharın ilk günü” anlamına gelir. Bu bayram, Güneş takvimine göre kışın bitip baharın başladığı gün (her yıl 21 Mart), yani gece ve gündüzün eşit olduğu baharın ilk günü kutlanır. Nevruz bir Yeni Yıl kutlaması olarak Uygurların yaşam tarzı ve geleneklerinde son derece önemli bir yere sahiptir.
Nevruz’un Uygurlar arasında ne zaman başladığına dair güvenilir tarihi kayıtlar olmamasına rağmen, bayramı çevreleyen efsanelere ve mitlere dayanarak, ortaya çıkışı Uygurların Gök Tanrısı Tengri’ye taptıkları İslam öncesi döneme (MS 3. yüzyıldan 8. yüzyıla kadar) bağlanmaktadır. Kış bitip bahar geldiğinde, doğa ve canlılar uyandığında ve tarla işleri başladığında, atalarımız bu dönemi Yeni Yıl’da yeni bir hayatın başlangıcı olarak gördüler. Bu nedenle Nevruz bizim Yeni Yıl bayramımız olarak kabul edilir.
“Nevruz”, deyişte de söylendiği gibi baharın başlangıcı anlamına gelir: “İşin başlangıcı sabahtır ve yılın başlangıcı bahardır”. Bu nedenle, geçmişte krallar, sultanlar ve varlıklı kişiler, diğer önemli eylemlerin yanı sıra, mahkumları zindanlardan kurtararak, alimlerin kitaplarını yayınlayarak ve bunları çoğaltıp dağıtarak bu günü onurlandırmışlardır.
11 yüzyılda büyük yazar Yusuf Has Hacib, anıtsal eseri Kutadgu Bilig’i MS 1069 yılında Karahanlı Hanlığı’nın (840-1212) başkenti Kaşgar’da tamamlamış ve Nevruz günü Karahanlı hükümdarı Buğra Ali Hasan’a sunmuştur.
Kâşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hacib ve Ali Şir Nevai gibi klasik Uygur alimleri de eserlerinde Nevruz’dan özellikle bahsetmiş, bayramı canlı bir dille anlatmış ve hakkında çok sayıda şiir yazmıştır.
Böylece, binlerce yıllık tarihi boyunca Uygurlar, dil ve destansı hikâye anlatımında dikkate değer kültürel başarılar yaratarak dünya medeniyetinin hazinesini zenginleştirmiştir. Bu kültürel mirası korumak, daha da geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak için Uygurlar Nevruz’u çeşitli şekillerde kutlamışlardır.
Çin Nevruz`u ve Uygurları Yok ediyor
Çin hükümeti 2017’den bu yana Doğu Türkistan’daki soykırımını aşırı bir düzeye tırmandırarak Uygur kültür ve geleneklerinin tüm yönlerini tamamen yasakladı. “Doğu Türkistan’ı Kültürle Beslemek” ve “Çin Kimliği” dayatmak gibi politikalar altında Çinli yetkililer, Uygurları Çin kültürünü benimsemeye ve Çin bayramlarını kutlamaya zorlayarak geniş çaplı bir Sinikleştirme kampanyası uyguladı.
Doğu Türkistan’da Uygur kültürü ve geleneklerinin tamamen bastırıldığı bu durumda, Uygur kültürünü koruma, çocuklarına öğretme ve nesiller boyunca aktarma sorumluluğu diasporadaki Uygurlara düşmüştür.
Peki, diasporadaki Uygurlar için Nevruz’u kutlamanın önemi nedir? Kültür varoluş demektir. Çin, bizi sadece fiziksel yıkımla yok edemeyeceğini iyi biliyor; önce ruhumuzu yok etmeli. Bu nedenle, inancımızın yanı sıra, kültürümüzü yok etmek için sinsi planlar tasarladılar ve tam asimilasyonu hedeflediler. Uygurları “kültürel olarak aç, içi boş bir ulus” ilan ettiler ve Nevruz’u Çin yeni yılı gibi bayramlarla değiştirerek bizi Çin kültürü ve gelenekleriyle “besleyeceklerini” iddia ettiler.
Çin kültürümüzü ortadan kaldırmaya çalışırken, özgür dünyanın dört bir yanında yaşayan Uygurlar, mirasımızı korumak ve Uygur ruhunu canlandırmak için geleneksel kültürel bayramımız Nevruz’u kutluyor. Yaşadığımız ülkelerde geleneksel kıyafetlerimizi giyiyor, bir araya geliyor, birbirimizle hasret gideriyor, Uygur mutfağının, müzisyenlerimizin müziğinin ve sanatçılarımızın performanslarının tadını çıkarıyor, birbirimize duyduğumuz özlemle teselli buluyoruz. Anavatanımızda gerçekleştirdiğimiz Nevruz kutlamalarını anımsıyor, çocuklarımıza bu geleneksel bayramın güzelliğini öğretiyor, onların ruhlarını Uygur kültürüyle besliyoruz. Nevruz’u kutlayarak, görkemli tarihi kültürümüzü ve geleneklerimizi Batılı uluslara tanıtıyor, Uygurların güçlü ve kültürel temele sahip bir ulus olduğunu, acınmayı değil, anlayış ve saygıyı hak ettiğini gösteriyoruz. Bu pratik faaliyetler aracılığıyla, kültürümüzün Çin kültürüyle hiçbir bağlantısı veya bağı olmadığını kanıtlıyoruz. “Bir daha asla” denilen şeyin 21. yüzyılda anavatanımız Doğu Türkistan’da yaşandığını ve Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını geri kazanmasının Uygur halkının varlığını geri kazanmanın tek yolu olduğunu anlatıyor, özgür ve bağımsız yaşama irademizi sergiliyoruz.
Sonuç olarak, diasporadaki tüm Uygur kuruluşlarını el ele vermeye, birlik ve uyum içinde bir Nevruz kutlaması hazırlamaya çağırıyor, tüm Uygur kardeşlerimizi bu etkinliğe katılmaya davet ediyorum.
Nevruz bayramımız hepimiz için kutlu olsun!
21 Mart 2025
İlk şərhi yaza bilərsiniz