Press "Enter" to skip to content

Kıbrıs’ta barışın 50. yılı

Züleyha KARAMAN

Son yeniləmə: 19 İyul 2024 12:10

Züleyha KARAMAN – Özel olarak BAYRAQDAR MEDİA için.

BAYRAQDAR MEDİA – 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs Türkleri’ne kurtuluşu ve özgürlüğü, Kıbrıs’a huzur ve güvenliği, Yunanistan’a demokrasi getirdi.

Yunan Cuntası’nın 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak (Enosis) amacıyla EOKA terör örgütü ile Makarios’a karşı 15 Temmuz 1974’te düzenlediği askeri darbeden 5 gün sonra Türkiye’nin Garanti ve İttifak Anlaşmaları’nın sağladı hakla 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a yaptığı Barış Harekatı’nın bu yıl 50. yılı.

Barış Harekatı ile özgürlük ve bağımsızlığına kavuşan Kıbrıs Türkü, her yıl 20 Temmuz’u Barış ve Özgürlük Bayramı olarak coşkuyla kutluyor.

Barış Harekatı’nın 50. yılı olması nedeniyle bu yılki kutlamalar daha görkemli yapılıyor.

Kutlamalara, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye’den üst düzeyde katılım yapılıyor.

20 Temmuz 1974 Kıbrıs’ta bir dönüm noktasıdır. 20 Temmuz’a gelinceye kadar Kıbrıs Türk halkı büyük bedeller ödedi.

Kıbrıs’ta 1963’ten itibaren yoğunlaşan Rum saldırılarına karşı 11 yıl boyunca direnen Kıbrıs Türk Halkının imdadına, Garanti ve İttifak Anlaşması’ndan doğan haklarının verdiği yetkiyle 20 Temmuz 1974 sabahı Türk Ordusu yetişti.

Zor yıllar

Kıbrıs’ta 20 Temmuz 1974’e gelene kadar neler yaşandığını özetle hatırlayalım.

Kıbrıs’ta 1923-1960 dönemi Kıbrıslı Türkler için en zor dönemlerden biridir. Kıbrıs Türkleri bu sürede bir yandan İngiliz sömürge yönetiminin baskısına bir yandan da Rumlar’ın tedhiş eylemlerine hedef oldu.

Rumlar, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hedefi olan Enosis faaliyetlerine 1931 yılından itibaren daha yoğun yapmaya başladı. Enosis için silahlı mücadele başlattılar vebu amaçla kurdukları terör örgütü EOKA 1 Nisan1955’te silahlı eylemlere başladı.

Makarios ve Albay Georgios Grivas’ın önderliğindeki bu örgütün amacı,İngiltere’yi adadan attıktan sonra Türkler’i katlederek Enosis’i gerçekleştirmekti. Buna karşı Türkler de kendilerini korumak ve Enosis’e engel olmak amacıyla önce VOLKAN Teşkilatını, daha sonra da 1 Ağustos 1958 tarihinde Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdu.

Eoka’nın terör faaliyetleri sonucu Kıbrıslı Türkler göç etmek zorunda kaldı. Bu dönemde NATO ve BM’nin girişimleri ile İngiltere-Türkiye ve Yunanistan arasında çeşitli diplomatik temaslar yapıldı ve 11 Şubat 1959 tarihinde 27 maddelik Zürih Anlaşması imzalandı. 19 Şubat 1959’da ise Londra’da iki toplum liderinin de katılmasıyla Londra Anlaşması imzalandı.

Kıbrıs Anayasası ile Garanti ve İttifak Anlaşması da 15/16 Ağustos 1960 tarihinde imzalanarak Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı ve 950 kişilik Yunan AlayıMağusa Limanı’ndan Kıbrıs’a çıktı.

103 türk köyü boşaltıldı

Kıbrıs’ta 1960-1963 dönemi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hukuken var olduğu dönem olmakla birlikte Adada sorunlar devam etti. Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Enosis için bir atlama tahtası olarak görmüşlerdi.

Türkler, baskı ve silah zoruyla ortak cumhuriyetten dışlandı.

Kıbrıs’ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıslı Türkler için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezar ve göç olarak tarihe geçti. Kıbrıslı Türkler 11 yıl süren bu acı dönemde adanın yüzde üçüne sıkıştırıldı.

21 Aralık 1963’de, Kıbrıslı Türklerin imhasını öngören “Akritas Planını”nı uygulamaya koydu. Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen Lefkoşa saldırısında, Binbaşı İlhan’ın eşi ve 3 küçük çocuğu banyo küvetinde Rumlar tarafından katledildi. Rumların saldırısı, 25 Aralık 1963 tarihinde Türk savaş uçaklarının ihtar uçuşuna kadar devam etti. Ancak, Rum saldırıları Lefkoşa’da yavaşlasa da köylerde şiddetlendi. Rumlar, köylerde katliam yaptı, esir aldıkları Türkleri, elleri bağlandıktan sonra, katlederek toplu mezara gömdü. İlk toplu katilam Ayvasıl köyünde yaşandı.

Bu dönemde 103 Türk köyü, katliamdan kurtulmak için daha büyük Türk köylerine göç etmek zorunda kaldı.

Makarios, gizli anlaşmalarla Kıbrıs’a silah taşımaya başladı, özel ordu kurdu. Mart 1964’te Rum saldırıları yeniden şiddetlendi. BM Güvenlik Konseyi adaya Barış Gücü gönderme kararı aldı ve ilk Barış Gücü (UNCYP) 14 Mart 1964 tarihinde Kıbrıs’a geldi.

Türkiye ve Yunanistan arasında çeşitli diplomatik temaslar yapıldı. Türkiye, federasyon veya taksim istedi. Yunanistan ve Makarios (Rumlar) her iki görüşe de karşı çıktı. Bu arada adada savunmasız Türkler’e saldırılar da devam ediyordu.

Rumlar 6 Ağustos 1964 tarihinde bir avuç üniversite öğrencisi mücahit ile Erenköylü mücahitlerin savunduğu Erenköy’e, Grivas komutasındaki üstün kuvvetlerle saldırdı

Rumların saldırıları, Türk Hava Kuvvetleri’nin 9 Ağustos 1964 tarihinde yaptığı müdahale ile püskürtüldü ve Rumlar ateş kesmek zorunda kaldı. Bu muharebelerde Yüzbaşı Cengiz Topel’in uçağı düştü.

Erenköy şehidi Cengiz Topel

Cengiz Topel paraşüt ile atladı, ancak Rum bölgesine düştü. Daha sonra Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı olarak esir muamelesi gösterilmeyen pilotun iki kolu matkap ile delindi, sol gözü çıkartıldı, başının sol tarafına beton çivisi çakılan pilot, insanlık dışı davranışlarla hunharca şehit edildi.

Rumlar, BM’yi devre dışı bırakarak 15 Kasım 1967’de Geçitkale bölgesine saldırarak katlima yaptı.

Türkler’i silahla yok edemeyeceğini anlayan Makarios, 1967-1974 döneminde Türkler’e ekonomik ve sosyal baskılar uygulayarak adadan göçe zorlama ve bu suretle asimile etme politikasını uygulamaya başladı.

Makarios’un göç ettirme ve asimile politikası yavaş da olsa etkili oluyordu.Ancak EOKA’cıların Enosis için beklemeye tahammülü yoktu, Yunanistan’da “Albaylar Cuntası” denilen cunta yönetimi devam ediyordu.

Yunanistan Enosis için Kıbrıs’ta darbe yaptı

15 Temmuz 1974 tarihinde, Makarios’un taktiğini Enosis için “uzun vadeli” bulan ve bu hedefe bir an önce ulaşmak isteyen Yunanlı subayların komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO), Makarios’a karşı bir darbe yaparak EOKA’cı Nikos Sampson’u Cumhurbaşkanlığına getirdi. Darbenin esas amacı, Türkleri imha ederek kısa sürede Enosis’i gerçekleştirmekti. Türkiye hemen diplomatik girişimlere başladı. Zamanın Başbakan Bülent Ecevit, diğer garantör ülke İngiltere ile Kıbrıs’a müdahale konusunu görüştü.

İngiltere’nin birlikte müdahaleye yanaşmaması üzerine, Türkiye 19 Temmuz akşamı Garanti ve İttifak Anlaşmasının kendisine tanıdığı tek başına müdahale hakkını kullanmaya karar verdi.

Amacı, Kıbrıs’ta bozulmuş olan barışı tekrar tesis etmek; Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliğini sağlamak, adaya adil bir düzen getirmek, Enosis’e engel olmak ve Türkiye’nin güney emniyetini sağlamak olarak özetlenen müdahele sonucu, Kıbrıs’ın her iki tarafında huzur güven ve barış geldi.

Türkiye, 20 Temmuz 1974 günü, adaya müdahale ederek, uzun süredir devam eden çatışmalara, kan dökülmesine ve Kıbrıs Türkleri’nin çektiği acılara son vermek üzere harekete geçti. Türkiye, 22 Temmuz akşamı, BM Güvenlik Konseyi’nin ateşkes kararını kabul etti.

Ancak, 1. Barış Harekatı, Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin sağlanabilmesi içinyeterli değildi.

Kıbrıs konusunda garantör devletler, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın Dışişleri Bakanları Cenevre’de bir araya gelerek, 25-30 Temmuz ve 8-13 Ağustos tarihleri arasında iki aşamada barış koşullarını görüştüler.

Rum -Yunan tarafının ateşkese uymaması, önerileri kabul etmesi, çeşitli oyunlara başvurarak zaman kazanmaya çalışmaları üzerine, dönemim Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Turan Güneş, 13 Ağustos akşamı Konferanstan ayrılarak, Ankara’ya ‘Ayşe’nin tatile çıkabileceği” mesajını bildirdi. Bu, 2. Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlangıç parolasıydı.

Türkiye, 14 Ağustos 1974’de 2. Barış Harekatı’nı başlattı. 3 gün süren harekat sonucu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin emniyetine ve ekonomik ihtiyaçlarına cevap yerecek sahayı içine alan bugünkü sınırları çizildi.

Yunanistan’ın acil toplanma çağrısı üzerine toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ateşkes çağrısına uyan taraflar, 16 Ağustos saat 16.00’de harekatı durdurdular.

Kıbrıs Barış Harekatı ile, Ada’da Türk varlığı ve Türkiye’nin ulusal çıkarları korundu; 1955-1974 yılları arasında Rum-Yunan ikilisinin baskı ve tehdidi altında yaşayan Kıbrıs Türk halkı, kendine ait olan vatan topraklarına kavuştu; Yunanistan ve Rumların ENOSİS hayalleri Kıbrıs Barış Harekatı ile sonlandı.

Kıbrıs’ta, 16 Ağustos 1974’te saat 16.00’da başlayan ateşkes durumu halen devam ediyor.

*

Kıbrıs Türk halkı, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ilan etti. Türkiye’ye KKTC’yi hemen tanıdı.

Kendi devletini kuran Kıbrıs Türkü, Kıbrıs sorununun çözümünü yönündeki çabalardan da geri durmadı.

3 Haziran 1968’de Beyrut’ta başlayan Kıbrıs görüşmelerinde 2017 yılına kadar federal çözüm müzakere edildi.

*
Benzer kader

Coğrafyalar farklı olsa da Kıbrıs Türkleri ile Azerbaycan Türklerinin tarihte yaşadıkları vahşetler benzerlik gösteriyor. Aşağıdaki iki fotoğraf karesi de bu durumu yansıtıyor.

Rum katliamından kaçan Kıbrıs Türkü. (1963)
Rum katliamından kaçan Kıbrıs Türkü. (1963)

Ermeniler Hocalı’da Azerbaycan Türklerine, Rumlar da KıbrısTürklerine sistemli etnik temizlik ve soykırım yaptı. Ermenilerin ve Rumların yaptığı barbarlık insanlık suçu olarak tarihe geçti.

Hocalı’da Ermeni katliamından kaçan Azerbaycan Türkü (1992)
Hocalı’da Ermeni katliamından kaçan Azerbaycan Türkü (1992)

*

Bu çağda da oluyor!

Bu çağda olmaz dememeli, oluyor!

29 yıl önce yaşanılan Srebrenitsa Soykırımı…Temmuz 1995’de Avrupa’nın göbeğinde…Üstelik de “güvenli alan” diyerek Bosnalıları topladılar…

BM koruması altındaki bölgede, sözde “güvenli alanda” barbarlık yaşandı.

BM kontrolünde soykırım yapıldı.

Tıpkı, 1974 önceki Kıbrıs Türkleri’ne yapıldığı gibi. 1967’de Grivas liderliğindeki EOKA teröristleri de BM askerlerini etkisiz hale getirerek, Geçitkale’de Kıbrıs Türklerini katletmişti.

29 yıl önce Srebrenitsa’da olan vahşet, 7 Ekim 2023’te bu yana Gazze’de yaşanıyor. Dünya seyrediyor.
Kıbrıs Türkleri tüm bunları, 21 Aralık 1963’den 1974’e kadar yaşadı. Kıbrıs Türkleri en acı ve vahşet dolu yılları, BM Barış Gücü Kıbrıs’ta görev yapmaya başladıktan sonra yaşadı.

Yani BM güvenliği sağlayamadı, Kıbrıs Türklerini Rum saldırılarından koruyamadı.

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs Türkleri yok olmaktan kurtuldu.

Zaman zaman Kıbrıs’ta mevcut garanti sisteminin kaldırılarak yerine AB veya çok uluslu garanti sistemi önerisi yapılıyor, hepsi hikaye, amaç Türk askerini Kıbrıs’tan çıkarmak.

Srebrenitsa’yı hatırlayınca, Gazze’ye bakınca, Kıbrıs’ta Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün önemi bir kez daha anlam kazanıyor.
*

“Çözüm” arayışları

Kıbrıs meselesine bir çözüm bulmak amacıyla 3 Haziran 1968’da başlayan görüşmelerde Türk tarafı her zaman yapıcı bir tutum içinde olmuş, Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz tutumu ve tüm Kıbrıs’a sahip olma emelleri nedeniyle yaklaşık 50 yıl süren görüşmelerde bir sonuca ulaşılamamıştır.

3 Haziran 1968’de başlayan, federasyona dayalı çözüm modelini esas alan görüşmeler 2017’de Crans Montana’da yapılan görüşmelerde son buldu.

Kıbrıs Türkleri 2020’den itibaren, Türkiye’nin de tam desteği ile Kıbrıs’ta iki devletli çözüm siyaseti izleyeceğini ilan etti.

Türk tarafı, artık federasyon görüşmesinin yapılmayacağını, iki devletin bundan sonra Kıbrıs’ta nasıl yan yana yaşayacağı hususunda görüşmeler yapılacağını ilan etti. Bu tutumundan geri dönüş olmayacağını kararlılıkla sürdürüyor.

*
Tanınma çağrısı

KKTC’nin ilan ettiği iki devletli çözüm vizyonuna uygun olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 77. ve 78. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmalarda, tüm dünyaya KKTC’nin bağımsızlığının tanınması çağrısı yaparak, artık uluslararası toplumun KKTC ile ekonomik, siyasi, diplomatik ilişkiler geliştirmesi gerektiğini söyledi.

KKTC
KKTC

Bu çağrının ardından, KKTC, Türk Devletleri Teşkilatı’nda (TDT) gözlemci üyeliğe kabul edildi.
Başta Azerbaycan olmak üzere KKTC’nin Türk Devletleri ile teması her geçen gün gelişiyor.

*
KKTC, Türkiye tarafından da desteklenen yeni Kıbrıs siyasetinde, egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmeden müzakerelere başlamayacağını, bundan geri adım atılmayacağını vurguluyor.

Ada’nın tek egemeni olma saplantısındaki Rum tarafı ise, bölgede dengeleri değiştirecek şekilde yoğun silahlanmasını sürdürürken, garantör Türkiye ve KKTC, bölgedeki hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam ediyor.

Kıbrıs Türkleri’nin huzur ve güvenliğini kendi huzur ve güvenliği kabul eden Türkiye, her türlü imkanları ile her alanda Kıbrıs Türkleri’nin yanında olmaya devam ediyor.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılında, başta Kıbrıs Türk Halkının varoluş lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmak üzere, vatan uğruna emek veren tüm şehit ve gazileri şükran ve minnetle yad ediyorum.
**

Mission News Theme by Compete Themes.