Press "Enter" to skip to content

Türkiye’deki Yerel Seçimlerin Türkiye’nin Genel Siyasetine ve Türk Dünyasına Etkileri

Hasan Kumkale

Son yeniləmə: 13 Mart 2024 10:59

Hasan KUMKALE – Özel olarak BAYRAQDAR MEDİA için

BAYRAQDAR MEDİA – 2023 yılı Mayıs ayı genel seçimlerinde Cumhurbaşkanını seçen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni üyelerini yani milletvekillerini belirleyen Türkiye, şimdi de yerel yönetimleri yani belediye başkanları ile belediye meclis üyelerini ve diğer yerel yönetim görevlilerini belirlemek için 31 Mart 2024’te sandık başına gidecek. Bu seçimler’de metropoller başta olmak üzere Türkiye’de oldukça önemli bütçeleri yöneten ve ekonominin dışında da şehrin kimliği noktasında oldukça belirleyici olan yerel yönetimler belirlenecek. Hem yönettiği bütçeler itibariyle hem de şehrin toplumsal yapısını, kimliğini, eğitsel süreçlerini belirleme bakımından ehemmiyete haiz yerel yönetimler yalnızca hizmet anlamında değil ülkenin ve milletin sosyo kültürel anlamda geleceği açısından da önemlidir. Haliyle 2023 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı tarafından kazanılan zaferin, yani hem Cumhurbaşkanı olarak Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın seçilmesi hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde salt çoğunluğun Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi tarafından sağlanması, taçlandırılması ve daha da yüksek bir anlam kazanması bakımından 31 Mart seçimleri ayrı bir önem taşımaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nden müteşekkil olan Cumhur İttifakı’nın iç politikada terörle mücadele, dış politikada da Türk Dünyası merkezli politikalarının kararlı devamlılığı ve daha da güçlenmesi için yerel seçimler de kazanılması muhtemel bir net zafer oldukça kıymetlidir. İlaveten Mayıs 2023 seçimleri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Etme Sisteminin Türk Milleti tarafından benimsendiğinin ve açıkça bir kez daha onaylandığının bir göstergesi olmuştur. Bu anlamda merkezi yönetim ile uyumlu yerel yönetimlerin Türkiye Yüzyılı vizyonuna yani Türk Asrı Ülküsüne katkı sunacağı tartışılmazdır.

İç politika da vesayeti ve dış terör gruplarıyla işbirliğini zul addetmeyen; dış politikada da küresel sermaye grupları ve emperyal devletlere karşı teslimiyetçi bir politika benimseyen muhalefetin büyük Türk Milleti’nden Mayıs 2023’te bulamadığı teveccühü aynı politik duruşla 31 Mart seçimlerinde beklemesi abesle iştigaldir. Kaldı ki, aynı masa etrafında toplanmasına rağmen genel seçimlerde başarı sağlayamayan ve bu hezimetin ardından dağınık bir yapıya bürünüp, birbirlerinin ipliğine pazara aciz muhalefetin içerisine düştüğü durum Türk Dünyası’nın kalbi de olan Ankara ve İstanbul gibi şehirlerin bu zihniyete emanet edilemeyeceğinin de göstergesidir.

2019 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlıklarını oldukça az farkla kazanan muhalefet geçen beş yıl zarfında bu şehirlerin sorunlarına kalıcı çözümler bulamadığı gibi bu şehirlere yakışan kimlik inşasına da katkı sağlayamamıştır. Muhalefet partileri tarafından kazanılan diğer belediyeler de olduğu gibi sadece Türkiye için değil bölgesel hatta küresel öneme haiz Ankara ve İstanbul’da kalıcı hizmetlerin yerini bahane arayışları almıştır. Şüphesiz geciken hizmetin telafisi mümkün olmakla birlikte asıl üzücü taraf ise başta Ankara ve İstanbul olmak üzere muhalefet yönetimindeki yerel yönetimlerin Türk Dünyası merkezli politikalarla ve kardeş ülkeleriyle küresel bir güç olma yolunda ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni vizyonunu kavrayamamış olmasıdır. Yerel yönetimlerin genel politikada belirleyici unsur olmadığı muhakkak olmakla birlikte genel politikaların yerele sirayeti noktasında taşıdığı önem maalesef söz konusu belediyeler tarafından akamete uğratılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından eline Kıbrıs Türkleri’nin kanı bulaşmış bir papazın heykelinin dikilmesi veya fethin sembolü Ayasofya’nın tekrar ibadete açılışının mezkur belediye başkanı tarafından hedef alınması elbette kabul edilebilir değildir. Yahut Türk Savunma Sanayi’nin gurur kaynağı İHA ve SİHAlar; Türkiye’de terörle mücadelede devleşip, otuz yıldır şanlı Azerbaycan Bayrağı’nı bekleyen Karabağ’ın esaretten kurutuluşunda kahraman Azerbaycan Ordusu ile destanlaşırken, muhalefetin bu atılımları göz ardı etmekle de kalmayıp itibarsızlaştırmaya çalışan tavrı gözlerden kaçmamıştır.

Cumhur İttifakı’nın siyasi iradesi ile Türk toplumunun milli hassasiyetlerinin birleştiği noktada Türk milliyetçiliği yakın siyasi tarihe damga vurmaya devam etmektedir. Türk milletinin sinesinde yaşamaya devam eden milliyetçilik sadece seçimleri değil coğrafyamızı ve dünyadaki aktüel siyaseti de belirlemektedir. Milliyetçiliği seçimden seçime hatırlayanlar elbette bu kutlu yolu hakkıyla anlamlandıramamakta; şahsi menfaatler elde etmek için bir araç olarak görmekten ibaret sanmaktadırlar. Bu siyasi dilin Türkiye’nin en büyük şehirlerini hakkıyla yönetmesi mümkün değildir. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerin ve tüm yerel yönetimlerin muhalefetin kısır zihniyetinden kurtulması, Türkiye’nin yükseliş ivmesine katkı sağlayacaktır. Cumhur İttifakı’nın Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunu kavrayan yerel yönetimler, merkezi yönetimin politikalarının daha iyi anlaşılması ile birlikte inşa edilen eserler de Türk ve Türk Dünyası kimliklerinin ön plana çıkarılmasını sağlayacaktır. Fakat bu, söylemde ya da yalnızca anmalarda değil hakiki hizmetlerle gerçekleştirilebilecek bir durumdur. Milliyetçi olma iddiasında bulunan birtakım muhalif belediye başkanlarının bunu yalnızca söylemde bırakması ve sembolik icraatlarla görünürde kalarak geçiştirmeye çalışması samimiyetten uzaktır.

Türk Dünyası’nın tüm değerlerinin Türkiye’de yerel yönetimler tarafından da işlenmesi bizlerin başlangıcına şahit olduğu Türkiye Cumhuriyeti ve kardeş ülkelerinin şahlanışının yaşadığı badirelerin sonraki nesiller tarafından da tanınmasına katkı sağlayacaktır. Büyük Türk Milleti’nin iradesinin tecelli edeceği 31 Mart seçimlerinin ülkemize ve Türk Dünyası’na hayırlar getirmesini umut ediyor; Türk Milleti’nin yine en doğru kararı vereceğine inanıyoruz.

Mission News Theme by Compete Themes.