Prof. Dr. Mehmet YÜCE – Bursa Uludağ Üniversitesi profesörü, UNEC – Türk Dünyası İktisat Fakültesi Dekanı. Özel olarak BAYRAQDAR MEDİA için.
BAYRAQDAR MEDİA – Coğrafi konum itibarıyla Azerbaycan’ın yerleşmiş olduğu Güney Kafkasya’nın, Avrasya kıtasının en stratejik bölgesi olduğunu söylemek mümkündür. Bu bölge farklı medeniyetlerin, dinlerin, milletlerin ve kültürlerin kesiştiği çok önemli bir bölgedir. Bölgenin önemi artıkça doğal olarak istikrarını da tehdit eden unsurlar artmaktadır. O nedenle Güney Kafkasya’nın istikrarı, bölgenin en önemli konularının başında yer almaktadır. Ülkeler arasındaki siyasi ilişkiler, etnik ve dini dinamikler, ekonomik durum, uluslararası ilişkiler ve çatışmalar gibi birçok faktör bölgedeki istikrarı etkilemektedir.
Bilindiği üzere Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan Güney Kafkasya’nın temel ülkeleridir. Bu ülkeler arasındaki ilişkiler, özellikle bölge üzerinde emeli bulunan dış destekli sorunlar komşu ülkelerin ilişkilerini ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. Mesela, Ermenistan’ın Karabağ’ı işgali ile başlayan süreç ve Abhazya sorunu gibi anlaşmazlık bölgede ciddi çatışmalara neden olmaktadır. Özellikle Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ sorunu bölgedeki istikrarı ciddi şekilde etkilemektedir. İkinci Karabağ Savaşı ve Eylül 2023’te hayata geçirilen antiterör operasyonu sonucu Azerbaycan Karabağ işgaline son vererek AGİT Minsk Grubunun 30 yıldır çözemediği sorunu kendi gücüyle adilane çözmüştür. Bu çözümde kuşkusuz Türkiye’nin rolü önemli olmuştur.
Karabağ Zaferiyle sonuçlanan süreç sonrasında oluşan yeni düzende Azerbaycan için Türkiye ve Türk Dünyası’nın önemi daha da artmıştır. Türkiye, Güney Kafkasya’daki etkisiyle de önemli bir oyuncudur. Türkiye, Azerbaycan ile tarihi, kültürel ve dini bağlara sahiptir ve Azerbaycan’a siyasi ve ekonomik destek sağlamaktadır. Türkiye’nin bölgedeki varlığı bölgedeki denklemleri etkileyebilir ve istikrarı artırabilir. Bu nedenle Karabağ zaferinin kazanımlarının devamı için Azerbaycan-Türkiye iş birliğinin devamına ihtiyaç bulunmaktadır.
Karabağ Zaferinin oluşturduğu sinerjiyle İstanbul Zirvesinde Türk Konseyinin Türk Devletler Teşkilatına dönüşmesiyle oluşan yeni durum Türk Devletleri arasında iş birliğini hem derinleştirmiş hem de genişletmiştir. Bu dönemde özellikle Azerbaycan ile Orta Asya Türk Devletleri arasında siyasi, ekonomik ve askeri iş birliği yoğunlaşmış, ülke liderleri çok sayıda karşılıklı olarak ziyaret gerçekleştirmiştir. Azerbaycan-Türk Dünyası ilişkilerini Güney Kafkasya’nın istikrarını bozmaya çalışan güçlere karşı bölgede istikrarı sağlayacak dengeleyici bir unsur olarak görmek mümkündür.
Diğer taraftan Karabağ Zaferi sonrası dönemde Avrasya bölgesinde yeni bir jeopolitik durum oluşmuştur. Bu jeopolitik durum Türk devletleri arasında yeni bir iş birliği imkânı doğurmuştur. Bu iş birliği imkanı başında başta Hazar Geçişli Uluslararası Doğu Batı Orta Ulaştırma Koridoru ekseninde ortak iş birliği yanında enerji nakliyatı, Çin-Avrupa arasında gerçekleşen ticarete katkı, ortak yatırım gibi birçok alanda yeni imkanlar ortaya çıkmıştır. Daha öz bir ifadeyle hem bölgenin istikrarında hem de ekonomik kalkınmasında Azerbaycan için Türk Dünyası eskisine göre daha önemli hale gelmiştir. Bu nedenle Cumhurbaşkanı İlham Aliyev yemin merasiminin ardından yaptığı konuşmada Türk dünyasına özel ve önemli bir başlık açarak konuyu şöyle ifade etmiştir: “Öncelikle Türk Devletleri Teşkilatı çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Açıkça söylemek istiyorum ki bu bizim için önceliktir. Türk Devletleri Teşkilatı bizim için temel uluslararası organizasyondur, çünkü o bizim ailemizdir. Bizim başka ailemiz yok. Türk dünyası bizim ailemizdir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın küresel alanda önemli bir aktör ve güç merkezi haline gelmesi için ortak çaba sarf etmeliyiz. Bunu ancak birlikte başarabiliriz”.