Son yeniləmə: 1 Fevral 2024 10:47
Prof. Dr. Mehmet YÜCE – Bursa Uludağ Üniversitesi profesörü, UNEC – Türk Dünyası İktisat Fakültesi Dekanı. Özel olarak BAYRAQDAR MEDİA için.
BAYRAQDAR MEDİA – 7 Şubat Cumhurbaşkanlığı seçimi Azerbaycan için normal bir seçim olmaktan öte bir anlam taşımaktadır. Zira bu seçim bir dönemin bitişi, yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir. Peki, biten nedir? Azerbaycan hakkında analiz yapmak isteyen her siyaset bilimcisi Azerbaycan Cumhuriyetini Karabağ Zaferi öncesi Azerbaycan ve Karabağ Zaferi sonrası Azerbaycan şeklinde iki döneme ayırmak zorundadır. Bu iki dönemin birbirinden önemli farkları bulunmaktadır. Birinci Karabağ savaşından başlayıp Vatan muharebesinin zaferle sonuçlanmasına kadar (yani ikinci Karabağ zaferi öncesi) devam eden birinci dönemde Azerbaycan’ın temel politikası işgal altındaki toprakları kurtarmaktı. O nedenle bu dönem Azerbaycan’ın dış politika önceliği hep işgal altındaki topraklarının azatlığı için uluslararası arenada gündem yaratmak ve bu konudaki haklılığı anlatmak olmuştur. Azerbaycan tüm uluslararası platformlarda hukuk dışı Karabağ işgalini gündeme getirmeye çalışmıştır. Bu politikanın izdüşümü iç politikaya da yansımıştır. Karabağ sorunu bu dönem boyunca Azerbaycan kamuoyunda önemli bir yer almıştır. Karabağ işgalinin yansımaları müzikten siyasette kadar her sahada kendini göstermiştir. Azerbaycan halkı milli gururu incinmiş bir halk olarak işgal altındaki toprakların kurtulmasını dört gözle beklemiştir.
İkinci Karabağ zaferiyle başlayan ve Hankendi’nin azat edilmesiyle şekillenen ikinci dönem (yani Karabağ Zaferinden sonraki dönem) ise Azerbaycan galip bir halk olarak kendisini tanımladığı ve milli gururun onarıldığı dönem olmuştur. Bu gelişmeye bağlı olarak Azerbaycan’ın dış politika öncelikleri de değişmiştir. Karabağ Zaferinden sonra Azerbaycan’ın dış politikasında yeni öncelikler belirlenmiştir. Bunlar: Ermenistan ile sınır sorunlarının halledilmesi, Güney Kafkasya’da barış ve güvenliğin sağlanması, başta Türkiye olmak üzere Türk Dünyası ile ilişkilerin derinleştirilmesi, bölgesel ve küresel düzeyde daha aktif rol üstlenmesi…
İç politikaya gelince Karabağ’ın yeniden imar ve inşası, Karabağ’a dönüşün gerçekleştirilmesi, ekonomik kalkınma ve refahın sağlanması, ekonomik ve sosyal alanda gerekli reformların sağlanması gibi hususlar ön plana çıkmıştır. İşte bu değişime uygun izlenecek yeni programı oluşturmak için toprak bütünlüğü sağlanmış olan Azerbaycan’da kamuoyu desteğinin alınması ve yeniden güven oyunun tazelenmesi gerekmekteydi. Bu nedenle de ülkede hem yeni bir heyecan oluşturmak, hem de kamuoyu hazırlayarak yeni döneme hep birlikte girmek üzere Cumhurbaşkanı erken seçim kararı almıştır.
İkinci Karabağ Savaşının Azerbaycan dış politikasında yarattığı en büyük değişimlerin başında ülkenin dış politikasının en önemli önceliği Türkiye ve Türk Dünyası olmasıdır. İkinci Karabağ Savaşı süresince Türkiye’nin tüm imkanlarıyla Azerbaycan’ın yanında yer alması ve diplomatik kurallarının da ötesine geçilerek kardeşlik hukuku çerçevesinde ilişkilerin şekillenmesi ve bu ilişkinin zafer sonrasında Şuşa beyannamesi ile müttefiklik ilişkisine dönüştürülmüş olması iki kardeş ülkenin bundan sonra da güçbirliği yapmalarını zorunlu hale getirmiştir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in televizyon muhabirlerine verdiği röportajda “Azerbaycan’ın ciddi bir sorunla karşı karşıya kalması halinde ilk arayacağı kişinin Recep Tayyip Erdoğan olacağı”nı belirtmesi iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin boyutunu açıkça ortaya koymaktadır. Diğer taraftan Karabağ Zaferinden sonra Türk Devletleri ile stratejik işbirliğine gidilmesi Azerbaycan’ın dış politikası önceliklerinden biri olmuştur. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türk Devletleriyle ilişkilerini yoğunlaştırmış ve her bir devlete birçok defa ziyarette bulunmuş ve yüksek düzeyde işbirliği protokolleri imzalamıştır. Türk Cumhuriyetleri sorunlarını çözmede Karabağ Zaferinin başarısından esinlenmek üzere Azerbaycan’la işbirliği yoluna gitmişlerdir. Böylece Türk Devletleri nezdinde hem Azerbaycan, hem de bu başarının sahibi Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in itibarı yükselmiştir. Nitekim Tacikistan’daki Orta Asya Ülkeleri İstişare toplantısına Sayın Aliyev’in onur konuğu olarak davet edilmesi bu itibarın bir göstergesidir.
İşte 7 Şubat tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanı seçimiyle halkının desteğini arkasına alarak güven oyu almış olan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev hem Güney Kafkasya’nın barış ve istikrarının teminatı, hem de Türk Devletleri için tecrübeli bir lider olacaktır. Türk dünyasının aparıcı iki kuvveti olan Azerbaycan ve Türkiye’nin omuz omuza vermeleri bölgede yeni bir jeopolitik durum yaratacaktır. Bu durumda “Türk Devri” için gerçek anlamda güçlü dinamikler oluşacaktır.