BAYRAQDAR MEDİA – Geçtiğimiz günlerde Pile’de yaşayan kardeşlerimizin sorunsuz olarak KKTC’ye gidebilmeleri için bir kısmı ara bölgede yer alan Yiğitler-Pile yolunun yapım çalışmalarında BM Barış Gücünün (BM BG) takındığı tavır evlere şenlik.
BM’nin kuruluş, adaya geliş misyonuyla hiç uyuşmayan, körü körüne Rum destekçiliği gördük bir kez daha.
Yıllardır, ara bölgedeki tarım arazilerine ulaşmak ve KKTC’ye geçmek için İngiliz üsleri barikatında konuşlanmış Rum memurların olumsuz davranışları nedeni ile çile çeken Pile köyünde yaşayan kardeşlerimizin sıkıntılarını sonlandırmak adına KKTC hükümeti ara bölgeye yol yapılması için 1998 yılında BM’ye başvurdu. Ki bu başvurudan 2 yıl evvel, (1996), Rum tarafı, hakkı olmadığı halde bilinçli bir şekilde Türk arazilerini de istimlak ederek bir kısmı ara bölgede olan Larnaka-Dikelya-Ayia Napa yolunu yapmıştı. Bizim başvurumuzdan 6 yıl sonra da, (2004) Rum tarafı aynı şekilde bir kısmı ara bölgede kalan Pile-Voroklini yolunu yapmaya girişti. Kıbrıs Türk tarafının tüm itirazları ve protestolarına rağmen BM Barış Gücü sessiz kaldı, hiçbir şekilde müdahale etmedi.
Tarafgir BM, Kıbrıslı Rumların 2012 yılında, ara bölgede Üniversite kampüsü kurmalarına ve 2020 yılında da Açıkhava sineması inşa etmelerine en küçük bir tepki bile koymadı. (Tabi burada bazı siyasilerimizin de buna zemin oluşturduklarını söylememiz gerek.)
Görüldüğü üzere BM için her konuda Kıbrıs Rum tarafı haklı, Kıbrıs Türkleri haksız. 1963 yılında, Rumların Türklere karşı uyguladığı soykırımdan beridir bu hep böyle oldu.
Gelelim son olaya; BM BG’nin engelleme çalışmalarına Kıbrıs Türklerinin karşı koyması ve akabinde geri çekilmelerinden sonra BM Genel Sekreteri’nin Sözcüsü Stéphane Dujarric tarafından yapılan “UNFICYP üyelerinin kendilerine verilen talimat uyarınca bölgedeki izinsiz inşaat faaliyetlerini engelledikleri” açıklaması yanlışlıklarla dolu. Belli ki her zaman olduğu gibi Rum propagandasının etkisi altında kalmış BM yetkilileri.
Nerede izinsiz inşaat?
Eğer KKTC sınırları içinde izinsiz inşaat yapılmışsa bu KKTC’yi ilgilendirir, BM’yi değil.
Eğer BM Genel Sekreteri’nin Sözcüsü Stéphane Dujarric, ara bölgede izinsiz inşaat yapıldı diyorsa, bu da cehaletinden kaynaklanıyor. Zira 1974 öncesi Yiğitler-Pile yolu zaten vardı ve kullanılmaktaydı. 16 Ağustos 1974’de Barış Harekatı bitince, söz konusu yerde bir ara bölge oluştu ve yol kullanılamadı. Yani ekiplerimiz dozerlerimiz sadece mevcut haliyle kalmış ve 49 yıldır çok kullanılmamış olan yolu yeniden hayata geçirmek için çalışıyor. Ne birinin arazisine girdiler, ne de bir başkasının arazisini işgal ettiler.
Tabi konu Türklerin sıkıntıları olunca kulak tıkayan, Kıbrıslı Rumlar 1996 ve 2004 yıllarında ara bölgede kimseden izin almadan yol yaparken Kıbrıs Türk tarafının itirazlarını dikkate almayan BM Güvenlik Konseyinin 3 üyesi, ABD, Fransa ve İngiltere, yemeden içmeden ve de hiç vakit kaybetmeden kendi aralarında toplandılar ve Kıbrıs Türk tarafını kınadılar. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Michel de sosyal medyadan bir şeyler yazdı çizdi, Rumları desteklemek uğruna gülünç duruma düştüklerinin farkına bile varmadan… Ne yol yapılacak yerin Türk toprağı olduğundan haberleri var, ne de Kıbrıs Türklerinin barikatlarda çektikleri çilelerden.
AB, hem kendi katılım kurallarına aykırı olarak, hem de Kıbrıs Cumhuriyeti (1960) Anayasasını çiğneyerek Güney Kıbrıs Rum Yönetimini üye olarak kabul ederken, Rumlarla karşılıklı imzaladıkları ve adanın tümünün AB toprağı olduğunu içeren 10. Protokol’un hiçbir geçerliliği olmadığını nasıl anlatmak gerek bilmiyorum.
Yani onlar istediği kadar Kıbrıs’la ilgili açıklama yapsın, AB’nin KKTC ile ilgili bir söz söyleme hakkı yok. (Buna biz hariçten gazel okuma diyoruz.) AB, KKTC ile ilgili bir söz söyleyecekse, önce KKTC’yi adada Rumlarla eşit statüde, uluslararası tanınmış bir devlet olarak tanır, sonra da diplomatik olarak kınar. Geçerli olan da budur.
Özetle; BM İyi Niyet Ofisinin ve BM Barış Gücü’nün bugün Kıbrıs Türk tarafına karşı takındığı taraflı ve kabul edilemez tavır, ülkemizdeki varlığının sorgulanmasını gerektirmektedir. Kıbrıs’ın tümünü Rumların bilen, kendi ülkemizde bizleri yok sayan, savunmasız Kıbrıs Türkleri katledilirken arkasını dönen, katil Rumların cezalandırılması konusunda parmağını bile oynatmayan, kınama dahi yayınlamamış olan BM, Kıbrıs adasında, Kıbrıs Türkleri ile Rumlarına eşit davranmayacaksa, artık çekip gitmelidir. BM’nin ve BM Barış Gücünün taraflı davranışına ve kararlarına Kıbrıs Türkleri çok tepkilidir ve artık egemen oldukları topraklar içinde BM Barış Gücünün konuşlanmasını ve dolaşmasını istememektedir.