Son yeniləmə: 24 Dekabr 2022 16:16
Prof. Dr. Mehmet YÜCE – UNEC Türk Dünyası İktisat Fakültesi Dekanı. Özel olarak BAYRAQDAR MEDİA için.
BAYRAQDAR MEDİA – Her milletin tarihinde kırılma noktası bulunur. Bu süreçte rol alan lider de o milletin tarihine silinmez harflerle yazılır. Çünkü o kırılma noktasında risk alarak milletinin kaderini belirleyen lider, aynı zamanda milletinin yol haritasını da çizmiş şahıs olur. Bu da o lideri efsaneleştirir. Azerbaycan’ın bağımsızlığının yeniden berpası döneminde Azerbaycan tarihine geçecek liderlerden biri de kuşkusuz Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’dir. Siyaset bilimi yönünden İlham Aliyev’i Azerbaycan’da üç kırılma noktasında rol alan ya da baş aktör olan lider olarak görmek gerekir. Bunları Asrın Mukavelesinin hazırlanması, 44 günlük Vatan Muharebesi ve Uluslararası ilişkilerde denge politikası şeklinde sıralamak mümkündür.
SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığını yeniden kazanan, ancak çökmüş bir iktisadi yapıyı miras olarak devralan Azerbaycan’ın ekonomik kalkınmasını sağlayacak yegane kaynak petrol yataklarıydı. Ekonomik kalkınma ancak ülkenin sahip olduğu zengin petrol yataklarının üretime geçmesiyle mümkündü. Ancak bu kaynaktan istifade için uluslararası işbirliği gerekliydi. Bu işbirliğinin temini Umummilli Lider Haydar Aliyev liderliğinde İlham Aliyev tarafından alt yapısının sağlanmasıyla gerçekleşmiştir. Bu kapsamda 1994 yılında 13 şirketten oluşan uluslararası konsorsiyum ile yapılan “Asrın Anlaşması” ile Azeri-Çıraq-Güneşli petrol yataklarının işletilmesi sağlanmıştır. Böylece hızlı bir ekonomik büyüme gerçekleşmiş, ulusal para ve fiyat istikrarı sağlanmış, işsizlikte önemli düzeyde azalma meydana gelmiştir. Ülkenin stratejik döviz rezervleri oluşturulmuş, bankacılık sistemine güven yeniden sağlanmış, devlet bütçesinin finansmanında sağlam kaynak temin edilmiştir. Böylece Haydar Aliyev’in liderliği ve İlham Aliyev’in çabasıyla Azerbaycan iktisadi kalkınmasının finansmanı temin edilmiştir.
Azerbaycan için hayati önem arz eden ve aynı zamanda “Azerbaycan kimliği”nin tescilinde önemli rol oynayan Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtarılması Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yüksek çabaları ile mümkün olmuştur. Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini teşkil eden ve 30 yıldır işgal altında bulunan Karabağ’ın, 44 günlük vatan muharebesi sonucu azat edilerek anavatan Azerbaycan’a katılmış olması Türk Dünyası tarihinde son yüzyılın en önemli başarılarından biri olmuştur. Bu başarının mimarı ise kuşkusuz Muzaffer Ali Baş Komandan İlham Aliyev’dir. Karabağ Savaşının savaş literatürüne geçecek üç özelliği aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nın yüksek hasletleri olarak tarihe geçecektir. 44 günlük Vatan Muharebesinin ilk özelliği onun uluslararası hukuka uygun yürütülmüş, Azerbaycan güvenlik kuvvetlerince sivillere zarar verilmemiş, Azerbaycan savaşı kendi topraklarında ve adilane bir şekilde gerçekleştirmiş olmasıydı. İkincisi, bu muharebede insansız hava araçlarından etkin yararlanılarak çetin bir arazide çok kısa bir sürede zafere ulaşılmasıydı. Üçüncüsü, savaş sürecinde ve sonrasında dengeli bir diplomasinin yürütülmüş olmasıydı. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Aliyev, Rusya ile ilişkilerinde realist, pragmatik ve temkinli davranmıştır. Vatan Muharebesi sürecinde Azerbaycan, Rusya’yı yakından izlemiş, Rusya’nın Ermenistan’a kimi zaman açıkça desteği karşısında soğukkanlı kalmayı başarmış, Rusya kamuoyu karşısında “haklı” olduklarını göstermek için büyük çaba sarf etmiş ve Rusya ile ilişkilerin zarar görmesine izin vermemiştir. Aksine, Rusya’nın bu süreçte oynayacağı olumlu röle dikkat çekilmiştir.
Cumhurbaşkanı Aliyev’in izlediği realist ve dengeli dış politika, Azerbaycan’ın bölgede, Türk Dünyasında ve Uluslararası alanda itibarının yükselmesine neden olmuştur. Karabağ zaferinden sonra muzaffer ülke olarak Azerbaycan, dış politikasında yeni önceliklere yer vermiştir. Bunların başında savaş ortamından kurtularak bölgede ekonomik canlılığın sağlanması, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanması, Türk Devletleri ile ilişkilerin geliştirilmesi, Türkiye ile stratejik müttefiklik ilişiklerinin sürdürülmesi, izlenmekte olan denge politikasının revize edilerek sürdürülmesi, AB ile başta enerji olmak üzere yeni işbirliği imkanlarının oluşturulması gibi konular yer almıştır. Karabağ zaferi sonrasında oluşan yeni jeostratejik durumun sağladığı fırsatları değerlendirmek isteyen Azerbaycan bir taraftan Güney Kafkasya’nın lider ülkesi olmaya aday iken, diğer taraftan da Türk Devletleri ile olan ilişkilerini derinleştirerek gerek ikili, gerekse Teşkilat bünyesinde aktif rol almaya aday olmuştur. Bununla birlikte küresel düzeyde de aktif oyuncu olmaya aday olan Azerbaycan başta Bağlantısızlar Hareketi olmak üzere AB, ABD ilişkilerini geliştirmenin yanında BM, Avrupa Konseyi ve İslam Teşkilatı Örgütü gibi kurumlar nezdinde de itibarını yükseltmektedir.
Bu vesile ile 24 Aralık’ta 61. yaşdönümünü kutlayacak olan Cumhurbaşkanımıza sağlık ve afiyetler diler, Can Azerbaycan’ı nice başarılarla buluşturmasını temenni ederim.