Son yeniləmə: 14 Dekabr 2022 14:48
BAYRAQDAR MEDİA – Xəbər verdiyimiz kimi, qardaş Türkiyənin Azərbaycandakı səfirliyində 2005-2010-cu illərdə basın müşaviri işləmiş, hazırda isə “Yeni Gün” qəzetinin yazarı olan Bülent Uğur Azərbaycanda olub. Onun “Yeni Gün” üçün səfərlə bağlı təəssüratlarının əks olunduğu “Bülent Uğur’un Azerbaycan Gözlemleri” başlıqlı dörd yazısı müəllifin öz razılığı əsasında BAYRAQDAR MEDİA-ya da dərc olunub.
B.Uğurun Azərbaycan səfəri ilə bağlı növbəti “Türkiye’deki Seçimde Sadece Azerbaycan Halkı Oy Kullansa…” başlıqlı məqaləsinin də oxucularımız üçün maraqlı olacağını düşünərək, müəllifin razılığı ilə onu da dərc edirik.
Evet, ülkemizde yapılacak seçimde sadece Azerbaycan vatandaşları oy kullansa ne olur?
Öyle yüzde 51 ile falan değil, hatta yüzde 70’lerle, 80’lerle de değil, yüzde 90’ı aşan bir oy oranı ile Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilir.
Bunu Azerbaycan’da sokağa inip, halkın çeşitli kesimleriyle yaptığım sohbetlere dayanarak söylüyorum. Çeşitli dediğim kesimlerin içinde şoförü, esnafı, öğretmeni, öğrencisi, işçisi, işsizi, gazetecisi ve toplumun her katmanından temsilci var. Hatta Azerbaycan’daki tanımlama ile iktidar yanlısı ve muhalefet yanlısı insanlar da var. Yukarıdaki görüşümü ifade ederken yüzde 100 diyecektim, çünkü asıl sonuç buydu, ama görüşmediğim kişiler arasında belki de farklı düşünenler vardır diye olabilecek en fazla yüzde 10’luk sapmayı Erdoğan’ın oy oranına dahil etmedim.
Azerbaycan halkının Erdoğan sevgisinin temelinde yatan husus, onun, Karabağ Savaşı süresince ve sonrasında Azerbaycan’a koşulsuz tam desteği. Bu süreçte; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile uyumlu çalışması ve birlikte olduğunu tüm dünyaya ilan etmesi bu sevgiyi katlayan bir şekle büründürmüş. Azerbaycan halkı Türkiye’nin iç siyaseti, ekonomisi ya da diğer ülkelerle olan ilişkileri ile pek ilgili değil.
Azerbaycan seyahatim boyunca; Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak Karabağ konusunda ne kadar doğru bir siyaset izlediğini bizzat gözlemledim. Bunun oraya gitmeden önce, hatta İkinci Karabağ Savaşı boyunca böyle olduğunu düşünüyordum. Bu düşünce, orada, aynı milletten olduğumuz kardeş Azerbaycan halkının tavırları ile daha da perçinlendi. Eskiden ilişkilerde yeri geldiğinde konulabilen bazı sınırlar tamamen ortadan kalkmış. Varsa kardeş Türkiye, yoksa Azerbaycan-Türkiye bir millet – iki devlet.
Azerbaycan halkı içerisinde iktidar yanlısı, muhalefet yanlısı şeklindeki farklı düşünce tarzının da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 44 gün süren bu müthiş Karabağ Zaferi sonrası iyice iktidar yanlısı görüşüne evrildiğini müşahede ettim.
Azerbaycan halkının bizim muhalif partilere bakış açıları pek de olumlu değil. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidarda olması halinde Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin bu kadar sıcak olmayacağını düşünüyorlar. İyi Parti’yi, MHP’den ayrılmış, ama aynı düşüncede bir parti olarak görmüyorlar. Turancı, milliyetçi ve ülkücü kesim için Türkiye’de tek bir parti var: MHP. Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin birlikteliği onlar için mutlu edici bir durum. Babacan ve Davutoğlu ile ilgili olarak onları Abdullah Gül’ün devamı gibi görüyorlar. Gül’e de onun Cumhurbaşkanlığı dönemindeki Ermenistan ile sınırların açılması girişimi ve “Bayrak Krizi” nedeniyle sıcak bakmıyorlar.
Aslında Azerbaycan halkının bu görüşleri önemsenmeli. Türkiye’nin uluslararası platformda en önemli partneri Azerbaycan’a ayrı bir önem verilmesi gerektiği toplumumuzun tüm kesimlerince kabullenilmeli.
Türkiye’deki muhalif partiler belki sadece iç politikaya gömülüp kalmıyorlar, belki Azerbaycan’ın Türkiye açısından öneminin farkındalar, belki bunları hem bize, hem de yurtdışında ilgili ülkelere anlatıyorlar, ama biz bunu bilmiyoruz ve de bunun farkında olan yok…