Son yeniləmə: 28 May 2022 08:53
Prof. Dr. Mehmet YÜCE – UNEC Türk Dünyası İktisat Fakültesi Dekanı. Özel olarak bayraqdar.info için.
Bayraqdar.info – Azerbaycan halkının tarihindeki ilk parlamenter cumhuriyet olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, aynı zamanda Türk-İslam dünyası da dahil olmak üzere tüm Doğu’da demokratik, yasal ve laik bir devletin ilk örneğidir.
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti döneminde parlamenter tarihi iki döneme ayırmak mümkündür. İlk dönem 1918 yılının 27 Mayıs – 19 Kasım aralığında sürmüştür. Bu altı ay boyunca Azerbaycan Milli Konseyi adı altında hareket eden ve 44 temsilciden oluşan ilk Azerbaycan Parlamentosu faaliyette bulunduğu ve aynı zamanda çok önemli tarihi kararlar alındığı dönemdir. İlk Meclis 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmiş, ülkenin yönetimini devralmış ve tarihi “Bağımsızlık Bildirgesi”ni kabul etmiştir.
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti parlamentarizm tarihinde, İkinci Dönem ya da Bakü Dönemi diye adlandırılacak dönem, 7 Aralık 1918’den 27 Nisan 1920’ye kadar sadece 17 ay sürmüştür. Bu döneme damgasını vuran önemli atılımlardan biri Bakü Devlet Üniversitesi’nin kurulmasına ilişkin 1 Eylül 1919’da Parlamento tarafından kabul edilen yasa olmuştur. Bu kadar zorlu şartlar altında Milli Üniversite’nin açılması Cumhuriyetçilerin ne kadar ileri görüşlü ve aydın oldukları ve yerli halka ne kadar önem verdiklerini gösteren çok önemli bir tarihi hizmettir. Çok kısa süre sonra Azerbaycan Halk Cumhuriyeti işgale maruz kalıp, varlığına son verilmiş olsa da Bakü Devlet Üniversitesi, Cumhuriyet fikirlerinin yaşatılmasında ve Azerbaycan Türkü’nün yeniden bağımsızlığını kazanmasında eşi benzeri olmayan bir rol oynamıştır.
Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kısa bir dönem yaşamış olmasına rağmen gerek Azerbaycan, gerekse Türkiye ve Türk Dünyası için hem ideoloji yönünde, hem de uygulama yönünde rehber bir yönetim olmayı başarmıştır. Milli, idealist ve aydın bir kadronun yönetiminde faaliyet gösteren bu Cumhuriyet kısa zamanda çok büyük işleri başarmıştır. Milli meclis hem nitelik, hem de nicelik açıdan çok önemli faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin varlığı SSCB tarafından sonlandırılmış olsa da bu Cumhuriyetin yaktığı meşale ve tesis ettiği ilkeler Azerbaycan Türkünün yüreğinde yer etmiş ve SSCB’nin dağılmasıyla bu özgürlük ateşi 70 yıl sonra Azerbaycan Cumhuriyeti olarak kendini göstermiştir. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ilk Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade’nin dediği gibi: “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez”.
Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin kurucuları ve ilk Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Atatürk’ün yol harıtasının belirlenmesinde etkili olmuştur. Bu konu bizzat Atatürk tarafından şöyle ifade edilmiştir: “Mehmet Emin Bey, ben dünyaya senden 3 sene erken göz açmışım, ancak ilk Türk Cumhuriyet bayrağını ilk kez sen yükselttin zirveye ve bayrak inmesin diye senin elinden alıp ben Türkiye üzerinden dalgalandırmışım. İnmez demişsin bu bayrak, inmeyecek”.
Aslında siyaset adamının yanısıra aydın, yazar ve mütefekkir olan Mehmet Emin Resulzade de düşünce olarak Atatürk’ten farklı değildir. Azerbaycan Milli İstiklal Davası’nın en önemli savunucularından olan Mehmet Emin Resulzade, önce Çarlık, ardından da Bolşevik Rusyası’na karşı fikirleri ve kalemiyle savaşmıştır. Resulzade, Azerbaycan’ın Himmet, Füyuzat, İrşad, Terakki, Yoldaş adlı yayın organlarından uzun yıllar başta Azerbaycan Türkleri olmak üzere, tüm Türk dünyasının haklarını savunmuştur. İran’dan Türkiye, oradan da tekrar Azerbaycan’a uzanan serüvenin sonucunda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Resulzade, devleti ve milleti için yaptığı başarılı çalışmalarıyla Türk tarihine derin izler bırakmıştır. Ayrıca Ziya Gökalp’in İslamlaşmak, Türkleşmek, Muasırlaşmak sloganını kendine şiar edinerek milleti için en iyi geleceği planlamış ve bu uğurda vatanından sürgün olmak zorunda kalsa da fikriyatından asla vazgeçmemiştir.
Mehmet Emin Resulzade, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanması üzerine Osmanlı ile ilişkileri geliştirmek adına siyasi ve askeri işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Resulzade, bu anlaşmalarla Kafkasya milletlerine müstakil milli bir devlet yaşatma teminatını vermiştir. Büyük emeklerle kurduğu ve ayakta tuttuğu bağımsız Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin SSCB’nin işgali sonucu yıkılması Resulzade’yi çok derinden etkilemiştir. Devletinin yıkılmasında Bolşevik askerleri kadar yerli komünistlerin de rolü olduğunu söyleyen Resulzade, hiç affetmediği bu insanlar için “bari komünist de olsa bağımsız bir Azerbaycan kalsaydı” şeklinde sitemde bulunmuştur.
Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin önemli bir fonksiyonu da Azerbaycan Türkü ile Türkiye Türkü arasında tesis ettiği kardeşlik ruhu olmuştur. Cumhuriyetinin kurucu kadrosu Osmanlı devleti ile iyi ilişkiler kurmuş ve bölgenin istikrarı için birlikte hareket etmişlerdir. Bu anlayış başarılı da olmuştur. Nitekim yeni kurulan genç cumhuriyete yönelik tehditler ve Azerbaycan Türkü’ne yönelik katliamlara karşı Osmanlı devletinden yardım isteyen Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin yönetim kadrosu talebi üzerine Nuri Paşa komutasında gönderilen Kafkas İslam Ordusu’nun elde ettiği zaferin sosyolojik etkileri günümüze kadar devam etmiş ve bu ruh ikinci Karabağ Savaşında da kendini göstermiştir. Böylece bir asır önce atılan kardeşlik tohumu yeşererek günümüze meyve vermiş, Azerbaycan-Türkiye kardeşliği tüm Türk Dünyası için örnek olmuştur.