Press "Enter" to skip to content

Allah Türk’ü Nevruz’suz ve Bozkurt’suz Bırakmasın

Alper Kağan Üçer

Alper Kağan Üçer, bayraqdar.info için özel

Bayraqdar.info – Anın varlığı zamanladır. Yaşanan her nefes aralığı insanın varlık iddiasıdır. Bu yürüyüş üzerinde insanın her kaybettiği savaşın hemen yanı başında bir başlangıç asılı durur. Yeniden başlamak – yeniden dirilmek olmasa hayat olmazdı. Hayatı var eden bir sonraki vakte hazırlanış ve yeniden doğma ülküsüdür. Bu “Ülkü”ye biz Türkler “Nevruz” deriz.

Fertler olarak yarına yürürken etrafımıza halkalar oluştururuz. İlk halkamız ailemiz, sonra akrabalarımız, ardından da milletimiz gelir. Millet olarak tarih üzerinde yürürken kimi zaman kazandık, kimi zaman kaybettik. Elhamdülillah, bugün hala varsak ve yarın da var olma iddiamız yaşıyorsa, hep yeni başlangıçlar sayesindedir. Yaşama sevinci dediğimiz mücadele aşkının temelinde “Nevruz” yatar.

Yeniden diriliş, yeniden inşa süreci – bizi var den tek silahımız Nevruzdur.

Ortaçağdan itibaren çeşitli Türk boylarınca tabiatın yeniden uyanışı ve tarımsal faaliyetlerin başlangıcı vesilesiyle düzenlenen 21 Mart bahar kutlamaları Nevruz olarak adlandırılmıştır.

Aynı tarih bazı Türk boylarınca kullanılan takvimlerde yılbaşını temsil etmektedir. Nitekim gerek güneşe göre düzenlenen on iki hayvanlı Türk takviminin, gerekse Sultan Melikşah’ın Celâlüddevle lakabına atfen kullanılan Celâlî takviminin başlangıcı (Nevrûz-i sultânî) 21 Mart’tır (Genç, s. 17-18; Kafalı, s. 25).

Çeşitli Türk boyları 21 Mart’taki yılbaşı bayramı için Nevruz kelimesinin farklı telaffuzlarını kullanmaktadır (Karaman, sy. 44 [1999], s. 39; Kazbekov, s. 4; Arnaut, sy. 4 [1995], s. 8-9; Şimşir, XL/469 [2002], s. 269):

Nevruz,
Navruz,
Novruz,
Sultan-i Nevruz,
Sultan-i Navrız,
Navrez,
Nevris,
Naorus,
Novroz,
Navrıs Oyıx,
Nevruz Norus,
Ulustın Ulu Küni,
Ulusun Ulu Günü,
Ulu Kün,
Ergenekon,
Bozkurt,
Çağan,
Baba Marta,
Kürklü Marta,
İlkyaz Yortusu,
Yeni Gün,
Yengi Kün,
Yeni Yıl,
Mart Dokuzu,
Mereke,
Meyram,
Nartukan,
Nartavan,
Isıakh Bayramı,
Altay Ködürgeni,
Bahar Bayramı,
Yörük Bayramı,
Mevris.

Halk inanışına göre Hz. Âdem Nevruz gününde yaratılmış, Âdem’le Havvâ Arafat’ta o gün buluşmuş, yine o gün Allah insandan kendisinin Rab olduğuna dair söz almıştır. Nevruz’un Hz. Nûh’un tûfan sonrasında karaya ilk ayak bastığı, Hz. Yûsuf’un kuyudan, Hz. Yûnus’un balığın karnından kurtulduğu, Hz. İbrâhim’in putları yıktığı gün olduğu da düşünülmüştür (Uslu, I/4 [1987], s. 24; ER, X, 342).

İddiası olmayan her kudret mutlaka çevresindeki kuvvet ve kudretlerin himayesine girecektir. İlk var olduğumuz günden beri cihanşümul bir mefkûrenin hizmetinde olan Türk milleti soluk aldığı her an kendi dışındaki güç merkezlerinin hedefinde olmuştur.

Dün, bugün ve yarın paralelindeki milli yürüyüşümüzde kimi zaman kazandık, kimi zamanlarda da kaybettik. Kazanmalarımızın çokluğudur ki bugün yine varız ve biriz. Bu kazanmalarımızın her birinin tohumu – nüvesi Nevruzlardır.

Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in özel eğitim seminerlerinde kendisinden dinlediğimiz millet olma dersinde tüm millet sosyolojisini içine alan şu söz tüm tarihin özeti gibidir: “Tarih kadim milletlerin var olma savaşından ibarettir. Size hücum eden “öteki”ne göstereceğiniz mukavemet sizin nerede nasıl yaşayacağınızın toplamıdır. Fertler ve milletler öndersiz – lidersiz, ancak sürüler halinde yaşayabilirler ve sadece “ötekilerin” kölesi olmak hakkına sahiptirler. Sürüler halinde yaşayan insan topluluklarını nitelikli – nicelikli sosyolojik gruplar haline getiren önderler Bozkurtlardır”.

Türklerin tarih üzerindeki yürüyüşünün sekteye uğradığı şifrenin adı “Ergenekondur”. Ergenekonlar’dan yalnızca Bozkurt eşliğinde çıkılabilir. Tıkanan, kapanan topluluklar önlerine kendilerini temsil edecek bir Bozkurt bulamadığı devirler o yer ve o yurt onların mezarı olmuştur.

Dün, bugün ve yarın yolculuğunda Türk milletinin yarınları için hayatta kalmak için elindeki kutsal pusulası Nevruzlar yaratmak ve Nevruzların içinde önlerine düşecek Bozkurtları doğurmaktır.

Her doğan yeni gün bizim için Nevruz olsun. Her Nevruz’umuzda önümüze bizden olan, bizim için savaşacak, bize göre inşa edilmiş Bozkurtlar büyütelim.

Âlemleri yaratan yüce Allah Türk’ü Nevruz’suz ve Bozkurt’suz bırakmasın.

Nevruz Kutlu Olsun.

Alper Kağan Üçer (Çınar Ata imzası ilə tanınır) 1972 Niğde doğumlu. Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü “Uluslararası Hukuka Göre Doğu Türkistan’da İnsan Hakları İhlalleri” teziyle bitirdi.

Tanrıkut, Gönül Köprüsü, Bozkurtlar, Hesaplaşma ve 21. Yüzyıl dergilerinin yayın yönetmenliğini yaptı.

Kazakistan, Suriye ve KKTC’de uluslararası toplantı ve konferanslara katıldı, Kazakistan’ın Türkistan Eyaletinde “Hoca Ahmed Yesevî” saha çalışmaları yaptı.

Kazakistan Büyükelçiliğinde yapılan Hoca Ahmed Yesevî konferansında Kazakistan Devleti tarafından “Teşekkür Mektubu”na layık görüldü.

Ahmet Yesevi, Gazi, Ufuk, Başkent, Hacettepe, Yıldırım Beyazıt, Hacı Bayram Veli, Uludağ ve Necmettin Erbakan üniversiteleri başta olmak üzere, 1992-2021 yılları arasında vakıf, dernek, sendika ve sivil toplum örgütlerinde 60’tan fazla ilde 400’ün üzerinde seminer, konferans ve imza gününe katıldı.

T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığınca hazırlanan “Hoca Ahmed Yesevî Belgeseli”ne danışmanlık yaptı.

Ötüken Neşriyat tarafından yayınlanan kitabı SARI SALTUK BABA, Gök Girsin Kızıl Çıksın – Çınar Ata’nın Sarı Saltuk Baba Romanında Halk Bilimi ve Tasavvufî Unsurlar başlığıyla Dr. Oğuzhan AYDIN tarafından doçentlik tez konusu olarak incelendi. SARI SALTUK BABA romanı Xan Neşriyat tarafından Azerbaycan’da neşredildi.

Yayımlanan Kitapları:

Ülkü (Berikan Yayınevi),
Hangâh – esâtîrü’l-evvelîn – Öncekilerin Masalları (Ötüken Neşriyat),
Sarı Saltuk Baba – Sur’a Üflenen Kadar (Ötüken Neşriyat)
Hoca Ahmed Yesevî – Sarp Yokuş (Panama Yayıncılık) Yılın Romanı – Türk Dünyası Hizmet Ödülü’ne layık görüldü,
Sümeyye (r.anha) – Asla Boyun Eğme (Panama Yayıncılık),
Seyyid Nesimî – Dosdoğru Yol (Ötüken Neşriyat),
Hazreti Muhammed (Ayyıldız Kitap)
Hâce Ubeydullah Ahrâr (Ötüken Neşriyat)

Mission News Theme by Compete Themes.