Közhan Yazgan,
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Genel Başkanı. Özel olarak bayraqdar.info için
Boyu, adı ne olursa olsun, hangi ülkede yaşarsa yaşasın, Türkler’in birliği kadar doğal bir gerçek olamaz. Uzun Türk tarihinde apaçık görürüz ki, ne zaman birlik olmuşuz, diriliğe kavuşmuşuz; ne zaman ayrılmışız, aşağılanmış, ezilmiş, sömürülmüşüz.
Tarih tekrar ede ede bizleri 1990’lı yılların başına getirdi. Yüce Tanrı önümüze güzel fırsat çıkardı. Sovyetler Birliği dağıldı; Türk Cumhuriyetleri bağımsızlığını kazandı. Bu dönüm noktasından başlayarak Türk Birliği konusunda ülküleşmiş düşünce ve görüş sahibi olan öncüler, düşünce adamları, devlet yöneticileri; günün ihtiyaçları ve şartlarının gerektirdiği her çerçeve ve düzeyde Türk ülkelerini bir araya getirme çalışmalarına başladılar. Böylece 1992’de Ankara’da başlayan süreç Türk devlet başkanlarını veya vekillerini 10 kere bir araya getirdi.
Bu üst düzey buluşmalar her zaman çok verimli geçmese de yine de hiç yoktan iyidir esasında. Böyle buluşmalar daha alt birlikteliklerin oluşmasına önayak oldu ve yavaş yavaş da olsa Türkler’in birbirlerine kendi aralarında ve diğer uluslararası alanda destek olmaları, işbirliği yapmaları, kültürel yakınlaşmalar hususunda önderlik yaptı, katkı sağladı. Dahası bağlarımızı sıcak tutup yakınlaşmamızı sağladı.
Nihayet 12 Kasım 2021’de Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık etttiği, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sayın Sadır Caparov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Sayın Gurbangulu Berdimuhamedov, Macaristan Başbakanı Sayın Viktor Orban ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Sayın Bağdat Amreyev’in katıldığı 10. buluşmada daha da güçlenmiş olarak güzel adımlar attılar; Türk Dünyası’nın yakın ve uzak gerçekleşebilir büyük ve küçük işleriyle ilgili kapsamlı kararlar aldılar. Başta “Konsey/Keneş” adının, her ne kadar Arapça köklü olsa da Türk coğrafyasının yakın çağında daha yaygın bir anlam-bağlam ilişkisiyle kullanılan “Teşkilat” kelimesiyle perçinlenmesi iyi bir adım olmuştur umarız.
Daha sonra; “Siyasi Konular, Dış Politika ve Güvenlik Konularında İşbirliği”, “Ekonomik ve Sektörel İşbirliği”, “Halklararası İşbirliği”, “Teşkilat Konuları” başlıkları altındaki 121 Madde’den oluşan bu kararların, kağıt üzerinde kalmazsa, yavaş yavaş da uygulansa – akılcı olmak kaydıyla, bazılarının geciktirilmemesinde fayda vardır – Türk birliği hususunda çok büyük faydalar sağlayacağı kuşkusuzdur.
Örneğin:
6. Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ’44 Günlük Vatan Muharebesi’ndeki zaferinden ötürü tebrik ettiklerini, Türk Devletleri Teşkilatı Üye Devletlerinin ve Genel Sekreterinin, Azerbaycan’ın topraklarını işgalden kurtarması uğrundaki haklı davasına verdiği kararlı desteği takdir ettiklerini, birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve uluslararası kabul görmüş sınırların dokunulmazlığını karşılıklı olarak tanıma ve saygı duyma temelinde Ermenistan-Azerbaycan arasındaki ihtilafın sona ermesini memnuniyetle karşıladıklarını ve Ermenistan-Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini desteklediklerini, Üye ve Gözlemci Devletlerin mezkur Azerbaycan topraklarının ihtilaf sonrasında yeniden ihyası, inşası ve entegrasyonuna katkıda bulunmaya hazır olduklarını ifade ettiklerini;
24. Üye Devletlerin ilgili Bakanlıklarını, Türk Yatırım Fonu’nun Kuruluş Anlaşması’nı en geç 1 Eylül 2022 tarihine kadar eşit sermaye katkısı ve eşit oy hakkı ilkesine dayanarak nihai hale getirmekle görevlendirdiklerini;
96. Türk Akademisi’nin ‘Türk Dünyası Tarih ve Coğrafya Atlası’nın oluşturulmasına ilişkin projesinin tamamlanmasını takdir ettiklerini ve bu bağlamda, ‘Türk Dünyası’nın Kutsal Mekânları’ ve ‘Türk Dünyası’nın Seçkin Kişilikleri’ projelerinin de tamamlanması talimatını verdiklerini;
gibi daha birçok benzeri kararlar ve kabuller, üzerinde durulup gerçekleştirilip yeni adımlarla desteklendikçe, Türk Dünyası’nın geleceği daha bir güçlenip ileriye gidecektir düşüncesindeyiz.
Doğal olarak, kendi aramızda atılan her adımın akılcı ve stratejik olması, uzak ve yakın dünya dengelerinin, ince ayarlarının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.